{ "title": "Beyin İltihabı", "image": "https://www.iltihap.gen.tr/images/beyin-iltihabi.gif", "date": "19.01.2024 16:45:17", "author": "ezgi kılıç", "article": [ { "article": "Beyin İltihabı; tıp literatüründe ensefalit anlamına gelmektedir. Bakteriler, virüsler, zehir gibi etkenler kan ve lenf yollarıyla beyne yerleşirler. Yerleşen etkenler beynin enflamasyonuna sebep olmaktadır. Bununla oluşan beyin iltihabı hayati bir süreç başlatmaktadır. Bu durum çok ciddi olmakla birlikte hayati tehlike arz eder. Beyin iltihabının yayılım düzeyi, iltihabın yerleşimi, doku ölümüne yol açma eğilimi, sinir dokusunun etkilenen bölgelerinin büyüklüklerine göre farklı özellikler göstermektedir. Beyin iltihabı rahatsızlığının nedenleri birçok farklı sebebi olabildiği gibi, değişik bölgelerde ensefalit farklı belirtiler gösterebilmektedir. Görülen bu hastalık iki şekilde ortaya çıkmaktadır. Bunlar birincil ensefalit ve ikincil ensefalit adını almaktadır. Hastalığın birincil kısmı ikincil ensefalite göre daha yaygın ve sık görülmektedir. Buna rağmen ikincil ensefalit diğerine göre daha hafif görülen bir rahatsızlıktır.

Beyin İltihabı Neden Olur?

Beyin iltihabı yani ensefalit denilen bu hastalık birçok şekilde kendini belli etmektedir. Farklı şekillerde mantarlar, bakteriler, beyin ve beyin zarı (Meninks), asalaklar bu iltihabın oluşmasında etkilidirler. Ancak ensefalit terimi sadece virüslerin neden olduğu iltihaplar için kullanılmaktadır. Merkez sinir siteminde bulunan akut virüs iltihapları genel olarak şu şekilde sınıflandırılmaktadır. Akut viral beyin iltihabı yani ensefalit beyin dokusunu ilgilendirmektedir. Görülen bu enfeksiyon sonrasında beyin-omurilik iltihabı (Ensefalomiyetliler) bir enfeksiyonun komplikasyonu olarak kendini belli etmektedir. Günümüzde görülen virüslerin bazıları mevsimlerle ilgili ve coğrafi özellikler göstererek 40'tan fazla virüs merkez sinir sistemi enfeksiyonlarından sorumlu tutulmaktadır.

Beyin İltihabının Belirtileri Nelerdir?

Beyin iltihabının birçok nedeni olduğu için ve beynin çok değişik bölgelerinde görülebildiği için ensefalit farklı belirtiler göstermektedir. Görülen olguların büyük bir bölümünde en çok görülen belirti uyku eğilimidir. Bazı olgularda ise uyku eğilimi görülmemektedir. Bazen olağandışı görülen uyuşukluk (Letarji) belirtilerinin yerine psikomotorun aşırı uyarılması ile (Eksitasyon) inatçı bir uykusuzluk görülebilir. (Psikomotor: Zihinsel ya da ruhsal etkinliğe bağlı kas hareketi) Bağ ağrıları ile ortaya çıkan yüksek ateş, her iki gözde görülebilen felç, uykuya daha çok eğilim, halsizlik, yorgunluk, iştah kesilmesi, farenjit, ensede hafif sertlik gibi bulgular görülmektedir. Bazı olgularda ise kişinin ateşi hiç yükselmez. Bazen artış göstererek 38 dereceye kadar çıkabilir ancak aniden düşer. Bazen düzensiz gerilemeler ortaya çıkmaktadır ve ciddi rahatsızlıklardır. Bu gerilemeler;
Göz Bozuklukları

Gözlerde göz kapaklarının düşmesi (Ptoz) ve çift görme (Diplopi) ile şaşılık ortaya çıkmaktadır. Göz kapaklarının düşmesi bazen sadece biçimseldir. Yani göz kapaklarının düşmesi uyku eğilimine bağlı olabilir. Yine de görülen birçok olguda hasta uyandırıldığında göz kapaklarını kaldıramamaktadır. Göz kaslarında oluşan felç (Oftalmopleji) genellikle tam değildir. Oluşan bu felcin ardından gözlerde içe ya da dışa dönük olarak bir şaşılık ve buna bağlı olarak da çift görme gelişmektedir. Göz kaslarında oluşan felç geçici bir durumdur. Genel olarak aşırı uykuyla birlikte birkaç gün ya da hafta içinde ortadan kalkmaktadır. Kafa çift sinirleri bu hastalığa daha seyrek yakalanmaktadır. Bazen tek bazen de iki taraflı görülen yüz felci, çok daha seyrek olarak yutma, konuşma ve çiğneme bozuklukları görülebilmektedir. Kol ve bacaklarda görülen felçlerse ender şekilde ortaya çıkar ve psikomotor aşırı uyarılmayla görülebilmektedir.

Uyku Düzeni Bozuklukları

Hastalığın görülen en özgül belirtilerindendir. Genellikle aşırı uyku, sürekli uykuya eğilim ya da bazen de gerçek bir uyuşukluk görülmektedir. Görülen bu durumlar birkaç gün, birkaç hafta hatta birkaç ay görülebilir. Ortaya çıkan basit bir uyku eğilimi ya da görülen uyku fazlalığı hafif olgularda hasta kolay bir şekilde uyanır ve uyaranlara yanıt verir bu şekilde otonom sinir sisteminin olağan işlevleri sürer. Eğer hastaya dış uyaranlar gelmezse hasta hemen uyuklamaya başlar. Genellikle oturur oturmaz hatta bazen yemek yerken bile uyuklama söz konusudur. Ağır letarji durumlarında uyku çok daha derin ve uzundur. Şiddetli uyarılar bile hastayı sadece birkaç saniye için uyandırmaya yetmektedir. Hasta daha sonra kaldığı yerden uyumaya devam etmektedir. Çok nadir olarak görülen letarjinin koma şeklinde ilerlemesi, hastanın idrar ve dışkısını kaçırmasına, beslenemediği ve şiddetli uyaranlara rağmen uyanmadığı olgular görülmektedir. Hastanın uykuya olan eğilimi bazen belli aralıklarla gelir ya da nöbetler halinde ortaya çıkmaktadır. Düzenli veya düzensiz olarak aralıklarla yeniden başlar. Bazen ise alışılmış olan uykudan çok farklı olarak zihinsel etkinliklerin normal olarak devam ettiği bir uyku durumu görülmektedir. Birçok olguda uyku eğilimi genellikle sabahları görülmektedir. Hasta geceleri uyuyamaz, tüm geceyi huzursuz bir şekilde geçirir. Hastanın uyku düzeni tam anlamıyla tersine dönmüştür. Bazen aşırı uyku yerine 'agripnia' adı verilen yani gece ve gündüz süren inatçı bir uykusuzluk görülmektedir ve bu durum günlerce sürmektedir.

Ruhsal Bozukluklar

Ruhsal bozukluklar genellikle her zaman hastalığın akut evresinde görülmektedir. Akut tutulmanın belirsiz olduğu durumlar bu kuralın dışında yer alır. Çok ağır olmayan tablolarda ruhsal bozukluklar hafif duyarsızlık, duyumsamazlık ve karar almada güçlük çekme ile düşüncelerde yavaşlama ortaya çıkmaktadır. Bazı olgularda huzursuzluk kaygı ile ortaya çıkmaktadır.

Kas Gerginliği Bozuklukları

Kas gerginliği bozukluğu ekstrapiramidal sistem tutulması sonucunda özellikle kas gerginliğinin azalması ya da kas gerginliğinin artması biçiminde ortaya çıkmaktadır. Bu durum Parkinson sendromu olarak da adlandırılmaktadır. Bu durum hastalığın akut döneminden bazen birkaç ay ya da birkaç yıl sonra da gelişebilir ama amyostatik-akinetik tabloda sürecin başlarında görülebilmektedir. Bu durumda tüm hareketler yavaşlar, yüz görünümü maske katılığındadır, ses monoton bir hal almıştır, kas tonusu artmış, reflekslerde ise değişmezlik belirgin bir şekilde görülmektedir.
" } ] }